Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan demokratikleşme paketinin, “Büyük ve Güçlü Türkiye” idealine yönelik heyecan, inanç ve umutları artırdığını söyledi.
Genel Başkan Gündoğdu, "Türkiye'nin demokratikleşme sürecine, milletimizin özgürleşme hamlelerine, darbe ve vesayet kalıntısı yasakların bir bir temizlenmesine tanıklık etmenin hazzını ve onurunu yaşıyoruz." dedi. Genel Başkan Ahmet Gündoğdu, Genel Merkez Toplantı Salonu'nda Başbakanın açıkladığı demokratikleşme paketini değerlendirdi. Açıklanan paketin bazı eksiklikleri olmakla birlikte memnuniyet verici olduğunun altını çizen Gündoğdu, kamuda başörtüsünün serbest olmasının sevindirici olduğunu, kadına yönelik ayrımcılığı ortadan kaldırması açısından çok önemli bir adım olduğunu kaydetti.
Yargı, asker ve emniyet mensuplarının başörtüsü özgürlüğünün dışında tutulmasını doğru bulmadıklarını kaydeden Gündoğdu, kamu çalışanları için Cuma namazı düzenlemesi ve kamu kurumlarında mescit yapılması gibi bazı taleplerin yerine getirilmesini istedi. Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, ilkokullarda öğrenci andının kalkmasını eleştiren bazı konfederasyon ve sendikalara tepki göstererek, "Serbestsiniz, her sabah genel başkanlarınızla bir araya gelin 'Türküm, doğruyum, çalışkanım' diye söyleyin. Çalışkan ve doğru olmaya gerçekten ihtiyacınız var" dedi. Kamuda başörtüsünün serbest olması için 12 milyon 300 bin imza topladıklarını ve sivil itaatsizlik eylemleriyle süz konusu yasağı fiilen ortadan kaldırdıklarını anımsatan Gündoğdu, paket sayesinde kamuda başörtüsü sorununun hukuki olarak da çözülecek olmasının da memnuniyet duyduklarını söyledi. Yasağın kalmasında Memur-Sen ailesinin büyük çabasının olduğunu vurgulayan Gündoğdu, emniyet ile yargı mensuplarının uygulamanın dışında tutulmasını paketin eksiliği olarak güldüklerini dile getirdi. Gündoğdu, ilkokullarda öğrenci andının kaldırılmasını da önemli bulduklarını belirterek, şöyle konuştu: "Birileri bunu 'Türküm, doğruyum' demek yasaklanıyor noktasına götürüyor, hayır zorla çocuklara okutulması kaldırılıyor. Bunu ısrarla söyleyen sendikalara konfederasyonlara çağrım; serbestsiniz, her sabah genel başkanlarınızla bir araya gelin 'Türküm, doğruyum, çalışkanım' diye söyleyin. Çalışkan ve doğru olmaya gerçekten ihtiyacınız var."
Kurban derilerinin Türk Hava Kurumunun tekelinden alınmasını da desteklediklerini ifade eden Gündoğdu, "Bunun, demokratik bir devlete yakışmayan gasp boyutu vardı. Türk Hava Kurumu eliyle vatandaşların derisi yüzülüyordu. Her Ramazan ayında ilkokullara fitre-zekat toplamak için zarflar gönderiliyor, ilkokul Öğrencisi fitreden-zekattan sorumlu değil ama gaspın bir ayağı da okullarda yürütülüyordu. Şimdi isteyen istediği yere fitresini-zekatını ve kurban derisini verebilecek" diye konuştu. Örgütlenmenin bu paketle ya da bundan sonraki paketlerle genişletilmesi gerektiğini dile getiren Gündoğdu, "Genelkurmaydaki sivil memurların sendikalı olması Anayasa Mahkemesinin kararıyla sağlanıyor ama emniyette sınırlar var. Bu yönüyle de Örgütlenmenin ünündeki engellerin kaldırılması lazım" dedi.
Siyasi partilerin demokrasi paketi konusunda birbirleriyle yarışır şekilde görmek istediklerini belirten Gündoğdu, şöyle devam etti: "Partiler birbirlerine 'ben senden daha iyi paket açıklarım' dese. Siyasi partilerimizi bu yarışta görsek. Keşke tüm siyasi partiler son seçimde vaat ettikleri top yekün anayasayla, paket paket demokrasi yerine keşke tüm paketlerin içerisinde yer alacağı bir pakette uzlaşabilse. Bir hakkı da teslim etmek gerekir. İki gün ünce ana muhalefetin paketi açıldı. O pakette milletin değerleri ve diniyle kavgalı Vural Savaş çıktı. İktidarın paketinde ise eksik de olsa özgürlük ve barış çıktı. Biz Memur-Sen ailesi olarak kesinlikle 'savaşa hayır, barışa evet' diyoruz."
Memur-Sen Konfederasyonu olarak, “Büyük ve Güçlü Türkiye” idealinin öncelikli gerek ve yeter şartlarının demokratikleşme, özgürleşme ve sivilleşme sürecinin ivedilikle tamamlanması olduğunu her platformda ifade ettiklerinin altını çizen Gündoğdu, "Darbelerin makus talih haline getirildiği, bürokratik vesayetin ve apoletli siyaset anlayışının her on yılda bir daha da derinleştirildiği Türkiye resmi, yavaş yavaş kayboluyor. Ara rejim dönemlerinin izlerinden, yasaklarından, ötekileştirme aparatlarından tamamen kurtulduğumuzda, arındığımızda demokratik hukuk devletini gerçek anlamıyla, gerçekten inşa etmiş olacağız. Şüphesiz; millet iradesinin yeniden ve tam olarak hakim olması, bürokratik vesayetin bütünüyle son bulması, nihayetinde demokratik devletin, sivil siyasetin ve özgür bireyin tekemmülü, demokratikleşme konusunda kararlılık gerektirir. Bu kararlılıkla gerekli adımlar hızla atılırsa, milletin beklentileri karşılanırsa demokratik hukuk devletine giden yol daha da kısalacak, sonunda ülkemiz ve milletimiz için huzur ve refah olan yol daha hızlı kat edilecektir. " dedi.
Memur-Sen olarak, 2010 referandumuna verdikleri desteğin nedenine değinen Genel Başkan Gündoğdu, "Paydaşı ve tarafı olduğumuz her zeminde demokrasiyi, özgürlükleri ve sivilleşmeyi bu amaçla öne çıkardık, çıkarıyoruz. Sendikamızı ve sendikacılığımızı tam da bu yüzden sadece ücret sendikacılığının emrine vermedik. Hizmet sendikacılığı anlayışımızla, özgürlükçü sendikal bakışımızla, demokrasiye, hukuk devletine olan inancımızla daha fazla ekmek, saygın emek için daha fazla demokrasi ve daha fazla özgürlük dedik, bunun mücadelesini verdik. Sendikal mücadelemizin, demokratikleşme ve özgürleşme çabalarına yönelik desteğimizin sonuçlarını milletimizle birlikte bir bir alıyoruz. Türkiye’nin demokratikleşmesine, milletimizin özgürleşmesine, ülkemizin sivilleşmesine sendikal alanda öncülük ediyoruz, paydaş oluyoruz. Özgürlüklerin artmasına, yasakların kalkmasına, insan onurunu zirve değer olarak kabul eden yeni bir devlet anlayışının hayat bulmasına milletimizle birlikte tanıklık ediyoruz." şeklinde konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı demokratikleşme paketinin, ülkenin ve milletin ihtiyaç duyduğu olumlu ve gerekli adımları içerdiğini ifade eden Ahmet Gündoğdu, paketin bütün ihtiyaçların ve beklentilerin karşılandığını söylemenin mümkün olmadığını kaydetti. "Cumhuriyet sonrası dönemin büyük bölümünde kendisine yönelik yasakları bile tartışmasına, eleştirmesine imkan verilmeyen millet, artık kendisine sunulan yeni özgürlüklerin, kurtulduğu yasakların yetersizliğini dile getirebiliyor." diyen Genel Başkan açıklamalarını şöyle sürdürdü; "Bu, millet açısından, siyaset açısından bir zihniyet değişimi, devlet açısından ise tavır değişikliğidir. Yasaklar karşısında sessizliğe mahkum edilen toplum, artık sahip olduğu, tanıştırıldığı özgürlüklerin yetersizliğini, kurtulduğu yasakların kafi gelmediğini haykırıyor. Memur-Sen olarak bu durumu, demokratikleşme sürecinin en büyük kazanımı, demokratikleşme ve özgürleşme iddiasının motor gücü olarak görüyoruz. Demokratikleşme paketi, antidemokratik süreçlerin ve vesayetçi zihinlerin milletin bedenine, zihnine, misyon ve vizyonuna doladığı yasakları ortadan kaldırmak yanında, ülkenin ve milletin gelecek yolculuğunda konforu artıracak özgürlüklerde içeriyor. Bütün bunları, darbeciler tarafından yıkılan millet ile devlet arasındaki köprünün temeli daha da sağlam bir şekilde yeniden inşa edilerek hizmete açılması olarak görüyoruz. Bu paketi, kendi milletine yasak dayatan, baskı dayatan, öteki olmaya zorlayan devletin, artık milleti ile kucaklaşmaya, millet için var olmaya, milleti yaşatmaya yönelik kararlı bir irade dönüşümü belgesi olarak kabul ediyoruz. "
Türkiye, kararlı ve inanmış bir kurguyla demokratikleşme ve özgürleşme yolculuğuna devam etmelidir. Sivil toplum ve katılımcı demokrasi güçlendirilmeli, yasaklardan kurtulma ve daha fazla özgürlükle tanışma süreci hızlandırılmalıdır. Çalışanların ve milletimizin memnun olacağı yeni paketlerle, demokratikleşme ve özgürleşme yolculuğumuz devam ettirilmelidir. Demokratikleşme ve özgürleşmeye dair açıklanan her paketle büyük Türkiye idealine bir adım daha yaklaşırız ve daha hızlı ulaşırız. Bu arada, çalışanların, bilhassa da kamu görevlilerinin rahatsız edileceği, iş güvencesi üzerinden huzursuz edileceği paketlerle karşılaşmak istemiyoruz. Sayın Başbakanın dün kamuoyuna deklare ettiği demokratikleşme paketini, normalleşen, demokratikleşen, 'halkının beklentilerine cevap veren Türkiye'nin yeni fotoğraflarından biri olarak görüyoruz. Bu çerçevede, kamu görevlilerine yönelik başörtüsü yasağının kaldırılması ve başörtüsüne özgürlük sağlanması özelinde, başta Sayın Başbakanımız olmak üzere Türkiye’nin demokrasi yolculuğuna hızlandıracak paketin hazırlanmasına ve hayata geçirilmesine katkı sağlayan, katkı sağlayacak bütün kişi ve kurumlara teşekkür ediyorum.
Demokratikleşme paketinin, bu ülkenin kadınlarına, bu ülkenin çocuklarına, bu ülkenin farklı etnik ve inanç kimliklerine, bu ülkenin siyaset kurumuna yönelik blokajlarının azımsanmayacak bölümünü ortadan kaldırdığına dikkat çeken Ahmet Gündoğdu şunları ifade etti; "Hakkımız olan özgürlüklerle gecikerek de olsa tanışmamıza aracılık ediyor. Bu yönüyle, son adım olmamalıdır. Bu paketin bütün sorunları çözdüğünü söylemek mümkün olmadığı gibi hiçbir sorunu çözmediğini, hiçbir talebi karşılamadığını söylemek de aklı selim bir tutum değildir. Bu noktada, paketi gerekenlerin yapılması olarak gördüğümüzü ancak yeterli görmediğimizi bir kez daha ifade edelim. Demokratikleşme paketinin bizim açımızdan en önemli hükmü, hiç şüphesiz kamuda başörtüsü yasağını sona erdirmesidir. Sadece kamuda başörtüsü yasağının kaldırılmasını taahhüt etmesi üzerinden dahi demokratikleşme paketini, özgür birey ve demokratik hukuk devleti açısından yeni bir milat olarak görüyoruz. Bu ülkenin çalışan kadınlarına, üniversite öğrenimi gören genç kızlarına vesayet dönemlerinde reva görülen baskıları, zulümleri hep birlikte gördük. Alnının teriyle ekmeğini kazanmak isteyenlerin başlarını örttükleri için memurluğuna son verildiğini, çalışarak didinerek kazandıkları üniversitelere başörtüleri nedeniyle alınmadığını, eğitim haklarının turnikelerin arasına sıkıştırıldığını, ikna odalarına alınarak müesses nizamın ideolojisine ram edilmek istendiğini unutmuş değiliz, unutmayacağız.'