KÜLTÜR MEMURSEN BAޞKANLAR KURULU TOPLANTISI KIZILCAHAMAM ASYA TERMAL TESİSLERİNDE YAPILDI
Eklenme tarihi : 30.11.-0001 00:00:00 - 1829 Okunma

Kültür Memur-Sen Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantısı 26-28 Kasım 2010 tarihlerinde Genel Merkez Yönetim Kurulu üyeleri, Denetleme Kurulu Üyeleri, Disiplin Kurulu Üyeleri ve İl Temsilcilerimizin katılımı ile Ankara Kızılcahamam Asya Termal Tesislerinde yapıldı.

Kültür Memur-Sen Genel Başkanı Galip YILDIRIM’ın özlü, ufuk açıcı konuşmasıyla başlayan toplantıda Adalet, Hukuk ve Ahlak konularına temas ederek bu değerlerin önemini vurguladı. Konuşmasının başlangıcında Sivil toplum olarak Memur-Sen’in misyonuna değinerek konuşmasını şöyle sürdürdü.
 

src=


Kültür Memur Sen özelde; üyelerinin ortak ekonomik, sosyal, kültürel, özlük, mesleki, hak ve menfaatlerini korumayı ve geliştirmeyi genelde ise; ülkemizde cereyan eden her türlü haksızlık ve hukuksuzluğa karşı çıkmayı temel amaç sayar. Bu amaçların gerçekleştirilmesinde evrensel insan haklarına ve Anayasaya dayanan demokratik, laik, sosyal adalet ve hukuk devleti anlayışı içinde hareket eder.

Bu tanımlamadan sonra, bireysel ve toplumsal sorumluluğumuzun olduğunu, bu nedenle sosyal bir varlık olduğumuzu ve alternatifinin vahşi bir hayat olacağını belirtti. Sorumluluklarımızı yerine getirirken, Materyalist, seküler bir anlayıştan arınmış, çift dünya algısı şuuru içinde olmamız gerektiğini ifade ederek konuşmasını şöyle sürdürdü;

Sosyal hayatın, iki veya daha fazla insanın, birbirleriyle doğrudan veya vasıtalı olarak meydana getirdikleri, zaman içinde devamlılık kazanan, sınırları belirli münasebetler ve tesirler zinciri olduğunu, vahşi hayattan uzak durmamız gerektiğini, birey olarak sosyal hayata katkımız nispetinde kıymet ifade edeceğimizi belirtti.

Sosyal hayatımızı dizayn ederken nasıl bir yapıda olmamız gerektiği konusunda sevgili peygamberimizden hadisler aktararak konuya açıklık getirdi.

1-) “Sizin en hayırlınız ahlakça en güzel olanınızdır” 2-) “Sizin en hayırlınız ailesine karşı hayırlı olanınızdır” 3-) "Sizin en hayırlınız, ehline (eşine ve çocuklarına) en hayırlı olanınızdır. Ve ben de ehline karşı en hayırlı olanınızım” 4-) “Sizin en hayırlınız insanlara faydalı olanınızdır” diyerek hem birey olarak hem eşlerimize hem ailemize karşı hem de tüm insanlığa karşı sorumluğumuzu hatırlatmaktadır. Buradan şunu çıkarmamız gerekir. Birey olarak düzgün ve ahlaklı, adaletli, merhametli, nezaketli olamazsak eşimize, ailemize (çocuklarımıza) ve insanlığa karşı adaletli, dürüst, merhametli, nezaketli ve ahlaklı bir birey olamayız dedi.En güzel bir yaratılışa sahip olan insan, doğru tercihlerine göre “en şerefli” bir varlık olabileceği gibi, yanlış tercihlerinin sonucu da “hayvandan aşağı” bir duruma düşebilme potansiyeline sahiptir. Genel bir anlamda ifade edecek olursak, insanın dünya hayatı bu iki nokta arasında şekillenmektedir. İnsan, kendisini keşfedip değerini kavradığında şerefli bir sosyal hayatın adayı olur. Böyle adaylardan meydana gelen bir dünya hayatı, anlamını bulan ve bu anlama göre şekillenen bir dünya hayatı olacaktır diyerek Adalet, Hukuk ve Ahlak kavramlarının yaşantımızdaki önemine dikkat çekmiştir.

İnsanların doğmadan, onların gelecekleriyle ilgili bağlayıcı kararlar barındıran hukuk normları, diktatörlerin ilk hedeflerleri olmuştur. Demokratik hak ve özgürlüklerin baskı altında tutulduğu, bütün yetkilerin bir elde veya küçük bir yönetici grubunun elinde toplamaya yönelik girişimlerin temel hedefi, adaleti, ahlakı ve hukuku ve hukuksal olarak tanımlanmış her şeyi yok etmek olmuştur diyerek adil ve zalim sistemleri tanımladı.

Genel Başkan konuşmasını, sivil toplumun; eğitim, hukuk, çevre, kültür, sağlık gibi birçok konuda sorumluluğunun bilincinde olan, ideolojiler üstü sosyal gerçekliğin adı olduğunu, sivil toplumların, tarihsel süreç içinde oluşturdukları etki açısından birçok devlet ve şirketten daha güçlü bir konuma geldiğini, artık demokratik hukuk devletlerinde,  halkın belli aralıklarla sandık başına giderek siyasal karar mekanizmalarını etkilemelerinin yeterli olamadığını, İnsanların, devletten izin almak bir yana, gerektiğinde bizzat devletin uygulamalarına karşı çıkmasının sağlıklı bir demokrasinin koşulları arasında sayılması gerektiğini, sivil itaatsizlik diye tanımlanan kavramın, yukarıda izah edildiği üzere “Adalet, Hukuk ve Ahlak” kavramlarıyla harmanlandığı zaman anlam kazanacağını ifade ederek sürdürmüştür.Herkesin kendisine, Demokrasi karşıtı güçler bir darbe girişiminde bulunurlarsa, özgür toplum ve demokrasi taraftarları bu girişimi etkisiz kılacak yeterli ve iyi organize olmuş teşkilatlara sahip miğ sorusunu sorması gerektiğini, eğer cevabımız evet değilse,  Demokrat Parti örneğinde olduğu gibi yeniden acı bir deneyin yaşayabileceğini, Demokrat Partinin çoğunluğu temsil ettiğini, bu çoğunluğun kendisine gerekli gördüğü her şeyi yapmak için mutlak yetki ve meşruiyet verdiğini düşünüyordu. Fakat sivil inisiyatifi olan özgür ve demokratik yapıda kuruluşlar olmadıkları için trajik sondan kurtulamadığı hatırlatmıştır.

Genel Başkan Galip Yıldırım, bedeli çok ağır olan böyle bir tarihi yanılgıya düşmememiz için tarihten ibret almamız gerektiğini, ibret alındığı zaman tarihin tekerrür etmeyeceğini ifade ederek, derin kuşatmanın farkında olan bir sivil toplum kuruluşu olduğumuzu kaydetti.

Kültür Memur-Sen olarak kuruluşundan günümüze kadar bu kriterlere özen göstererek hareket ettiklerini hem ülkemizin demokratikleşme sürecinde karşılaştığı sıkıntılara karşı paratonerlik görevi yaptıklarını, hem de demokratik, özgür bir hukuk devletinin oluşması için gayret gösterdiklerini, etrafında gelişen dış dünya ile ilgisini kesmeyerek hem dindaşlarımızın ve soydaşlarımızın karşılaştıkları sorunlara hem de uğradıkları saldırı ve zulümlere karşı dünyanın daha duyarlı olmasını sağladığını ifade etmiştir.

src=

Bu çabalar neticesinde makul bir iklimin oluşmasından sonra kamu çalışanlarının demokratik ve sendikal hakları Anayasa güvencesine kavuşturulduğunu, 2010 yılı toplu görüşme masasından ne gibi edinimler kazanıldığını hususunda örnekler vererek 2011 yılında Kültür Memur-Sen olarak yetkili sendika olmamız gerektiğini ve bakanlığımız bünyesindeki sorunları ancak Kültür Memur-Sen’in çözebileceğini ifade ederek konuşmasını tamamlamıştır.

Toplantımıza iştirak eden Emekli Birsen Genel Başkanı İsrafil ODABAޞ ile Bayındır Memur-Sen Genel Başkanı Fahri ALTINGÖZ birer konuşma yaparak çalışmaların hayırlı olmasını ve toplantının Kültür Memur-Sen’in yetkiye ulaşmasına vesile olmasını temenni ettiler.

Toplantımızda davetli olarak bulunan bakanlığımız Başmüfettişi Asım KESER’de 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu, Disiplin, Sicil ve memur suçları konularında bilgiler sundu.

src=

Sendikamızın Hukuk Danışmanı Avukat Süleyman SALLI’da toplantıda yaptığı sunumda; sendikamıza ve üyelerimize verdiği hukuk hizmetinin çevresini anlatarak başladığı konuşmasında, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu, 2821 ve 657 sayılı kanunlar ile diğer memurları ve sendika üyelerini ilgilendiren mevzuatlar hakkında bilgiler sunduktan sonra sendika olarak üyelerimizle ilgili açılan davalar ve sonuçları ile ilgili bilgiler sundu.

Genel Sekreter Mecit ERDOĞAN’da, sendikamızın çalışmaları, hedefleri, üye durumu ve teşkilat çalışmalarımız esnasında dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında bilgiler verdi. Sendikamızın diğer yönetim kurulu üyeleri de kendi alanları ile ilgili bilgiler verdiler.

src=

Toplantının ikinci gün çalışmalarına katılarak bir konuşma yapan Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet GÜNDOĞDU, sendikacılıkta Memur-Sen farkını katılımcılarla paylaştı.

src=

Sendikacılığın, kamu çalışanlarına, topluma, ülke çıkarlarına ve insanlığa bakan yönüyle bir çok yüzü olduğunu belirten GÜNDOĞDU, kamu çalışanlarının hakkını korumada ortaya koydukları mücadelenin sonuçlarından birinin de toplu sözleşme hakkının elde edilmesi olduğunu kaydetti. GÜNDOĞDU, “Toplu sözleşme hakkını söke söke alan Memur-Sen’dir. Diğer konfederasyonlar, toplu sözleşme hakkının elde edilmesinde verilen mücadele ve çalışmalarda ismi ve imzası olmayan kurumlar olarak tarihteki yerlerini aldılar” dedi.

GÜNDOĞDU, diğer memur konfederasyonlarının toplu sözleşmeyi istiyor gibi görünmelerine karşın, bunun slogan ve yazılı bültenlerden öteye geçmediğini ifade etti.

2009 yılı toplu görüşmelerinde diğer konfederasyonlara yaptıkları ortak mücadele çağrısını hatırlatan GÜNDOĞDU, “Ortak taleplerimiz konusunda birlikte mücadele edelim, dedik. Toplu sözleşmenin dışında bir ortak maddemiz çıkmadı. Bu talebimizle hükümetle görüştük ve bir sonraki yıl toplu sözleşme olmazsa masaya oturmayacağımız bildirdik. Ancak konfederasyonlardan biri masayı terk ederken, diğeri de masaya yapışıp kaldı. Bizim mücadelemiz sonucu ilk olarak Abant’da hükümet tarafından bir çalıştay düzenlendi. Anayasa değişiklik paketine toplu sözleşmeyi aldırdık. Ve sizlerin de desteğiyle referandumda kabul edildi ve bu hakkı kazanmış olduk. Diğerleri ise hem çalıştaya katılmadılar, hem de referandumda ‘hayır’ için mücadele ederek, toplu sözleşmenin aleyhine çalıştılar” şeklinde konuştu.

2010 yılı toplu görüşmelerinde, son 9 yılın en başarılı sonucu alındığını da hatırlatan Ahmet GÜNDOĞDU, “Toplu görüşme primi, 3 ayda bir 45 TL elde ettik. Eş yardımı konusunda kadrolular için 20 TL artış aldık. Hiç eş yardımı alamayan sözleşmelerin bu haktan faydalanmasını sağladık ve maaşlarına 120 TL’lik bir artış elde edecekler. Ek ödeme ise 80 TL olarak uygulanacak” şeklinde konuştu.

src=

Referandumla ilgili süreci de değerlendiren GÜNDOĞDU, “Bürokratik oligarşiye karşı, kaostan beslenenlere karşı Memur-Sen üstüne düşeni yapmıştır. Bu sürecin en önemli faktörü biz olduk. Demokrasiyi sekteye uğratan bütün uygulamalar, mevcut yasalardan güç aldılar. Milletin vergisiyle beslenenler, milletin değerleriyle mücadele ettiler. Bu pakete, 60 yıldır darbecilerin reva gördükleri elbiseleri giymek zorunda bırakılan, ancak bedenine uymayan; ekmeği ve özgürlüğü kısıtlananlar için destek verdik. 7 yargıcın, 411 vekilin iradesinden üstün sayılmasına izin vermemek için çalıştık” dedi.

Kendilerinin hak ve özgürlük mücadelesi verirken, diğer memur konfederasyonlarının tutumuna dikkat çeken GÜNDOĞDU, İmralı ve Silivri’nin eteğine yapışanların ve başdarbeci Kenan Evren’le aynı oyu vermeye çalışanların halini ibretle gören milletimizin gerekli cevabı verdiğini ifade etti.

src=

Dilek ve Temenniler bölümünde İl Başkanlarımız (İl Temsilcileri) söz alarak sendikamızın yetkiye ulaşması için yapılması gereken çalışmalar, illerde yaşanan sorunlar ile üyelerimizin istek taleplerini, ekonomik ve sosyal sorunlarını ileten konuşmalarının sonunda yapılan değerlendirmelerden sonra;

Bu sene gerçekleştirilen Toplu Görüşme ile elde edilen maddi, ekonomik ve sosyal kazanımlarının çalışanlara iyi anlatılması, Bakanlığımız çalışanlarının ek ödemelerinin artırılması için bakanlık tarafından hazırlanarak Başkanlığa sunulan Kanun Tasarısının yasalaşması, Sanat Tarihçileri (Müze Araştırmacısı), Kütüphaneciler ve Arkeologların Teknik Hizmetler Sınıfına alınması için TBMM gündeminde bekleyen yasa tasarısının kanunlaşması, devredilen birimlerde görev yapan arkadaşlarımızın mağduriyetinin önlenmesi, Folklor Araştırmacısı, Enformasyon Memurları, Patologlar, Uzmanlar, ޞefler ve diğer ünvanlardaki arkadaşlarının mağduriyetinin önlenmesi için Özel Hizmet Tazminatları ile yan ödemelerinin artırılması hususlarında çalışma yapılması, Bakanlığımızda görev yapan sözleşmeli personel arasında ücret farklılıklarının ortadan kaldırılması ve teşkilat çalışmalarına ağırlık verilmesi dilek ve temennisi ile sona ermiştir.

Kültür Memur-Sen olarak; Sendikamızın bu günlere ulaşmasında büyük emeği olan başta İl Temsilcilerimiz olmak üzere tüm üyelerimize ve toplantımıza iştirak eden tüm katılımcılara  teşekkür ederiz.

src=

HABER 7 SON DAKİKA