15 Temmuz, büyük bir işgal girişimine karşı aziz ve asil milletimizin seferber olduğu direnişin adıdır. Vatanın dört bir yanında sokakların, caddelerin, meydanların, havalimanlarının ve şehirlerin yıkılamaz birer direniş cephesine dönüştüğü muazzam destandır. Emperyalistlerin asırlık hesap ve planlarının altüst edildiği, kurdukları oyunların ve hayallerin başlarına geçirildiği kritik bir eşiktir. Türkiye’nin mücadele tarihinin yeniden yazıldığı bir dönüm noktasıdır. Bu ülkenin teslim olmayacağının, teslim alınamayacağının, her karışı şehit kanlarıyla yoğrulmuş bu topraklara, İslam beldesine göz dikenlerin gözlerinden, el atanların ellerinden olacağının dosta ve düşmana ilan edilmesidir.
15 Temmuz, vatan için canını ortaya koyanlarla vatana ihanet edenlerin amansız mücadelesidir. Bu destansı mücadele Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nden Boğaziçi Köprüsü’ne, Genelkurmay Kavşağı’ndan Saraçhane’ye, Ankara Emniyeti’nden Vatan Caddesi’ne ve Gölbaşı Özel Harekat’tan Marmaris’e ve yurt genelinde saatlerce, günlerce sürmüştür. Uçaklara, helikopterlere, tanklara ve teçhizatlı cuntaya karşı genç-yaşlı, kadın-erkek milyonlar kalpleriyle imanlarıyla meydanlara akın etmiştir. Bu mücadelede vatan için canını ortaya koyanlar, ihanete dur demiş, hainleri bir daha gün yüzü göremeyecekleri şekilde cezalandırmıştır. Devletimiz bütün kurum ve kuruluşlarıyla bu mücadeleyi devam ettirmektedir. Milletimiz bu mücadelede devletini yalnız bırakmamıştır.
Biz Kültür Memur-Sen ailesi olarak emperyalizmin taşeron örgütü FETÖ’cü cuntaya karşı darbe haberi duyulur duyulmaz sahadaydık. Genel Başkanımız Ali Yalçın’ın çağrısıyla teşkilatlarımız, gönüllülerimiz, üyelerimizle sokaklara çıktık, meydanlara indik. Milyonlarla birlikte direniş grupları oluşturduk, direndik. Tankların önünde set, silahların namlularına hedef olduk. İhanet şebekesi bu sarsılmaz direnişle hüsrana uğradı. O büyük direnişte 251 şehit verdik, 2 bini aşkın gazimiz oldu. Memur-Sen ailesinden 4 kardeşimiz de şehadet şerbetini içenler arasındaydı. Prof. Dr. İlhan Varank, Yusuf Elitaş, Ali Alıtkan ve Cuma Dağ ihanet şebekesine, emperyalist maşalara karşı millet iradesini savunurken şehadet şerbeti içtiler. Şehitlerimizin mekânları cennet, makamları âli olsun. Gazilerimize selam olsun, ömürleri bereketli olsun…
15 Temmuz ihaneti ve direnişinin üzerinden 7 yıl geçti. İhanet şebekesinin çökertilmesiyle sonuçlanan direniş, aynı zamanda şebekenin iplerini elinde tutan Batılı emperyalistlere de unutamayacakları bir ders oldu. Batı başkentlerinde karamsarlığın, üzüntünün hâkim olmaya başladığı süreçte kalbi direnişten yana çarpan her bir vatan evladının umudu büyüttüğüne şahit olduk. Yüreği aziz milletimizle birlikte atan gönül coğrafyamızın, kardeşlerimizin duaya açılan elleri büyüyen umudun ve Türkiye’nin Türkiye’den büyük olduğunun ve Türkiye’nin dünyanın atan kalbi, hakikati haykıran dili, geleceklerini savaş ve çatışmalar üzerinden inşa eden güçlere karşı da insanlığın son adası olduğunu bir kez daha ispat etti. 15 Temmuz’un, bu açıdan bakıldığında Türkiye Yüzyılı’nın eşiğine atılan adım olduğuna inanıyoruz. Ve inanıyoruz ki, Türkiye Yüzyılı aynı zamanda insanlığın kurumaya yüz tutan barış, kardeşlik, iyilik, dayanışma gibi hasletlerini yeşertecek ve daha güzel bir dünyanın inşasına önayak olacaktır.
Şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyoruz. Gazilerimize şükranlarımızı sunuyor, hayırlı ve bereketli ömürler diliyoruz. Darbe girişiminin yedinci yılında 15 Temmuz Direniş destanını selamlıyoruz.