8 Mart, kadınların eşit işe eşit ücret, günde sekiz saat çalışma ve doğum izni talepleriyle 1857 yılında hakları uğruna başlattıkları eşitlik mücadelesini verdikleri gündür.

Bu tür özel günlerin anlamı, hem bir vefa gösterme, hem de adına gün yapılıp kutlanan kitlenin sorunlarına dikkat çekmektir. “Bir gün değil, her gün” tarzında afakî konuşmaların bir sonuç getirmeyeceğini bilerek, hem her gün haklı mücadele sürdürülmelidir.

Toplumu oluşturan en küçük yapı aile, ailenin temel yapı taşı da kadınlardır. Doğumdan ölüme kadar yaşamın her alanında var olan, bizleri yetiştiren, büyüten, eğiten, kadınlar, karşılıksız fedakârlığın ve özverinin timsali olmuşlardır.

Kadınların uğradıkları eşitsizlik ve ayrımcılık günümüzde maalesef halen devam etmektedir. Kadınların sorunları ve bu sorunların çözümüne yönelik talep ve önerileri kadın-erkek toplumun her kesimi tarafından dile getirilmeli ve sorunların çözümü için gerçekçi adımlar atılmalıdır.

Gerek dinimiz İslam, gerekse gelenek, görenek ve adetlerimiz kadına büyük önem vermektedir. Evinde anne, iş yerinde çalışan ve toplumda ise saygın bir fert olan kadınlar, gerek toplumda gerekse ailede önemli roller üstlenmektedir. Bu nedenle kadının olmadığı ya da ihmal edildiği toplumların sağlıklı olması, gelişme göstermesi mümkün değildir.

Gerçek anlamda hak ettiği değeri İslamiyetle elde eden kadın, geçen zaman içinde kavram kargaşası ve hayatına eklenen sözde kural ve dayatmalarla hakkını aramak zorunda bırakılmıştır. Kadınların uğradığı eşitsizlik, haksızlık ve ayrımcılıklar bir an önce son bulmalıdır.

Bu duygu ve düşüncelerle kadınlar verilen önemin artarak devam etmesi, kadınların toplumumuzun her alanında etkin olması, hak ettikleri yere gelmesi ümidiyle tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyoruz.