Mehmet Akif Ersoy şiirleriyle, fikirleriyle, aksiyoner şahsiyetiyle milletimizin varoluş mücadelesine kendisini adamış bir abidedir. İslam dünyasına yönelik meydan okumalara karşı nasıl durulması gerektiğini, dayanılması gereken sarsılmaz surları işaret eden bir direniş eridir. O, yeniden diriliş neslinin müşahhas halidir. Yerine göre şiirleriyle, duruma göre fikirleriyle, ihtiyaç hâsıl olduğunda devlet adamı olarak yurt dışı ziyaretleriyle, gerek duyulduğunda cephede mücadele ederek aziz milletimizin istiklal ve istikbal ruhunu göstermiş örnek bir şahsiyettir.
Akif, en yalın haliyle dert sahibidir. Bu toprakların, aziz milletimizin ve dünya Müslümanlarının sorunlarını dert edinmiştir. Ömrünü bu dertlere deva bulmaya hasretmiştir. Değerleri, idealleri, şiirleri ve mücadeleci kişiliğiyle varoluş mücadelemizin merkezinde yer almıştır. İstiklal fikrini, İslam Dünyası’nın her bir köşesine taşımıştır. Müslümanların kalplerinin bir ve beraber atması için seferberlik halinde yaşamış; tefrikanın tam karşısında durmuştur. Çünkü “Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.”
Mehmet Akif, bu milletin; Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı, Arnavut’u, Laz’ı, Çerkez’i ve diğer bütün unsurlarının kaderlerinin ve kederlerinin aynı olduğunu göstermiştir. Destansı mısralarıyla ölümsüzleştirdiği Çanakkale muharebesi, işgalcilerle vatanını savunanlar arasında, zalimle mazlum arasında bir mücadele olduğu kadar aynı zamanda bu kaderi tasvir eden bir hikâyesidir. İşte, bu nedenle Akif; emperyalizme karşı birlikte, omuz omuza karşı koymanın hayatiyetini haykıran; sahiciliği, içtenliği, coşkusu ve umuduyla tam bir öncü, gerçek bir hakikat eridir. Hakikat eri ve öncü olarak Türkiye’nin İstiklal Marşı’nı yazan ruhu olmuştur. Bu ruh, emperyalist düşmana nasıl karşı konulacağını “Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli, ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli” mısralarıyla haykırmıştır.
Samimiyeti, sahici kişiliği, pak ahlakı, mütevazılığı, ahde vefası, dinine ve milletine sadakatiyle Mehmet Akif’i çocuklarımıza ve gençlerimize anlatmak hayati önemdedir. O, bu milletin manevi ruhu ve gelecek ufkudur. Abidevi bir şahsiyet olan Mehmet Akif, eşsiz tarihimizin bize miras bıraktığı bir kaledir. O kalelerin birinde Yunus Emre varsa öbüründe Mevlâna, bir diğerinde Hoca Ahmet Yesevi, Şeyh Galip, Fuzuli ve Dede Efendi vardır. Mehmet Akif, yolumuzu ve yurdumuzu gür sesiyle aydınlatmaya devam ediyor. İstiklal Şairimizi, bu yüce milleti gelecek nesillere taşıyacak olan çocuklarımıza anlatmak zorundayız. Akif’in rüyasını gördüğü Asım’ın Nesli’nin sürmesi, istikbalimiz için olmazsa olmazdır.
Kültür Memur-Sen ailesi olarak, İstiklal Şairimiz Mehmet Akif’in ilkelerine ve ideallerine sahip çıkmaya, temiz ahlakını, cesaretini ve sarsılmaz duruşunu örnek almaya ve gençlerimizi Asım’ın Nesli şemsiyesi altında buluşturmaya devam ediyoruz. Şair, mütefekkir, devlet ve dava adamı İstiklal Şairimiz Mehmet Akif’i vefatının 86. yıl dönümünde sevgiyle, hürmetle, minnetle ve rahmetle anıyoruz.