3’üncü ‘Uluslararası Sendikalar ve Mesleki Örgütler Konferansı’nda konuşan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Biz, terörist İsrail’e karşı mazlumun hakkını savunuyoruz. Biz, emperyalizme karşı adil bir düzen için Filistin’i savunuyoruz. Biz, insanlık için Kudüs’ü, Kudüs için insanlığı savunuyoruz. Çünkü bizim adalet geleneğimiz var. Bizim kardeşlik hukukumuz var. Bizim, insanlık için, mazlumlar için hep birlikte bir teklifimiz var. Onun için diyoruz ki, Selam olsun özgür Kudüs’e, Selam olsun Filistin’e ve Filistin Devleti’ne, Selam olsun Filistin davasına omuz verenlere” dedi.
Memur-Sen, Hak-İş ve Uluslararası Kudüs ve Filistin’e Destek Sendikalar Birliği tarafından organize edilen ‘Uluslararası Sendikalar ve Mesleki Örgütler Konferansı’nın 3’üncüsü, “Kudüs için Hep Birlikte” temasıyla Ankara’da gerçekleştirildi.
Programa, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, AK Parti Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Uluslararası Kudüs ve Filistin’e Destek Sendikalar Birliği Genel Sekreteri Abdullah Obeidat, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, TBMM Filistin-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Hasan Turan, Memur-Sen ve bağlı sendikaların yönetim kurulu üyeleri, Hak-İş Yönetim Kurulu üyeleri, Filistin-Ankara Büyükelçisi Faed Mustafa, Kudüs Valisi Adnan Ghaith, SWTUF Genel Başkan Yardımcısı Yahia Hassan Mohammed Ali ve çok sayıda uluslararası emek örgütü temsilcisi katıldı.
Emperyalizmle mücadele edebilmemizin meşru kaynağı ve dayanağı inanç ve özgürlük bilincidir
Tarihin çok hızlandığı bir devirden geçildiğini ve artık, kimsenin uzun süreli statükolardan, ittifaklardan, barışlardan söz etmediğini aktaran Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Özellikle bulunduğumuz bölgede, zamanın çarkları çok daha hızlı dönüyor ve bizi burada edilgen tarafta bırakmak istiyorlar. Ne yazık ki, kimileri bunu kanıksamış durumda. İnanç ve özgürlük, maruz kalmayı asla kabul etmez. İnanç ve özgürlük, ister manevi olsun ister maddi her türlü baskıya, dayatmaya karşı en güçlü direniş kaynağıdır. İnanç ve özgürlük, emperyalizmin tabiriyle söyleyecek olursak yenidünya düzenine karşı çıkma iradesinin kaynağıdır. Evet ve kesinlikle; emperyalizmin her türlü silahıyla mücadele edebilmemizin meşru kaynağı ve dayanağı ‘inanç ve özgürlük bilinci’dir. Bizim için Filistin tam da burada durmaktadır. Filistin teslim olmamaktır… Filistin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi ve azmidir. Filistin, emperyalist kurgulara direnme iradesidir” diye konuştu.
“Emperyalizm, şiddetten beslenir ve şiddeti besler” diyen Yalçın sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Meşruiyetini sağlamak için de bu şiddet algısını başkasının üzerine yıkar. Daha açık bir ifadeyle; Emperyalizm, kendi hukukunu ürettiği şiddet ve çatışma üzerinden oluşturur. Geçen yüzyılın ilk çeyreğinde bölgemizde çizilen haritalar bunun en somut göstergesidir. Emperyalistler görece huzurun olduğu bölgelerin hemen yanı başında çatışmalı bölgeler oluşturur ve kendi silahlı gücüne bu yolla meşruluk sağlar. Sykes-Picot anlaşmasına göre bölgemizde bir statüko oluşturuldu. Balfour Deklarasyonuyla da Siyonist İsrail devletinin yolu açıldı. Bugün yaşadığımız sorunların temelinde işte bu iki olgu var. Aslında şöyle de diyebiliriz; Sykes Picot anlaşmasının tamamlanması ve Balfour Deklarasyonunun gerçek hedefine ulaşması için bugünkü şiddet dalgası ve terörizm bölgemizde yaygınlaştırılmıştır. Ben konuyu biraz daha derinleştirmek istiyorum; Sykes-picot’la oluşturulan ama tamamlanamayan düzen ya da statüko yeniden ele alındı emperyalistler tarafından. Hedef sınırları yeniden değiştirmek. Peki nasıl? İşte yaşıyor, konuşuyor ve tartışıyoruz. Bugün özellikle Filistin davasının kimilerince tali bir meseleye indirgenmesinin arkasında bu var. Hatta ‘Filistinlilere yeni yurt’ gibi kimi mesnetsiz projelerin temelinde de bu anlayış var.”
Günümüzde İslam dünyasının mevzi kaybettiğini de sözlerine ekleyen Yalçın, böylelikle şiddetin ve terörün kaynağı Siyonist İsrail’in ise mevzisini tahkim ettiğini kaydetti.
‘Dünya Beşten Büyüktür’ stratejisi küresel bir satha yayılmak zorundadır
Yalçın, “Biz kendi medeniyetimizden tevarüs ettirdiğimiz kavramlarımıza dönmek zorundayız. Bu kafa karışıklığı ancak bu şekilde giderilir. Saflar ancak ortak kavramlarla oluşturulur. Bakınız; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ‘Dünya Beşten Büyüktür’ ifadesini kullanarak dünya devletlerine ve insanlığa güçlü bir çağrıda bulunuyor... Diyor ki, ‘Bugünkü Dünya Sistemi Adil Değildir.’ Bugünkü dünya sistemi, bu haliyle terör ve şiddet üretmektedir. Bugünkü dünya sistemi, İsrail gibi terör devletini meşrulaştırırken, Filistin’i, Filistinlileri peyderpey yok etmektedir. Evet… ‘Dünya beşten büyüktür’ ifadesinin ve iradesinin açılımı budur. Peki, anlaşıldı mı bu çağrı? Hakikat dile geldiği zaman bazıları gürültü çıkarırlar. Kimi ülkeler aksi propaganda ile insanlık için kaldırılmış bu isyan bayrağını indirme telaşına kapılıyorlar. Ellerindeki medya gücünü konvansiyonel silaha çevirerek bu sese karşı operasyon gerçekleştiriyorlar. Dolayısıyla, burada bir hususun altını çizeyim… Biz geçmişten bugüne Filistin’i ve Kudüs’ü savunmak insanı ve insanlığı savunmaktır diye diye geldik. BM’de Filistin ve Kudüs görüşmeleri sırasında Sayın Erdoğan tarafından söylenen ‘Dünya Beşten Büyüktür’ sözüyle birlikte bu strateji küresel bir satha yayılmak zorundadır. Yani Filistin’i savunmak için de dünyanın bütün iyi insanları birleşmeli, bütün mazlumlar için harekete geçmelidir. Memur-Sen olarak biz, son 3 yıldır düzenlediğimiz uluslararası toplantılarda bu hususun altını çizdik. Gittiğimiz ülkelerde katıldığımız toplantılarda da bu misyonu anlattık, anlatmaya da devam ediyoruz” şeklinde konuştu.
Türkiye, emperyalizmin toza dönüştürme stratejisine karşı mücadele ediyor
Verilen mücadelenin sonuçlar alma bakımından olumlu olduğunu ifade eden Yalçın, “2017’de BM’de yapılan Kudüs oylaması bunun somut delili. ABD’nin veto ettiği tasarıyı kabul ettirdik. Heyhat; bizim bu tarihi başarımız başka alanlarda verilen tavizler ve çıkar çatışmalarının oluşturduğu kaos stratejileri yüzünden gölgelendi. Suriye ve Yemen’de yaşananlar ortada. Biraz önce kısmen açıkladığımız emperyalist stratejiler bir bir hayata geçiriliyor. Ve nihayet Balfour Deklarasyonunda belirlenen hedeflere adım adım yaklaşılırken, bizzat bölge ülkelerinin bilinçli veya bilinçsiz destekleriyle ‘Büyük İsrail’in ilk adımı tamamlanıyor. Türkiye bu tehlikeye karşı yıllardır uyarılarda bulunuyor. Nihayet, bölgede üretilen terörün ve şiddetin üzerine gidiyor. Ne var ki, kardeşlerimiz dahi Türkiye’nin bu mücadelesini anlayamadı. Türkiye, bölgemizde yeniden çizilmek istenen haritalara karşı mücadele ediyor. Türkiye, emperyalizmin toza dönüştürme stratejisine karşı mücadele ediyor. Ve Türkiye, insanlık için adalet için mücadele ediyor. Türkiye, devletler düzeyinde yalnız bırakılmak istense de halklar nezdinde güçlü bir desteğe sahip olduğunu biliyor. Çünkü bizler, ‘yalnız olmak sorun değil yanlış olmak sorun’ diyen medeniyetin temsilcisi olduğumuzu biliyoruz. Onun için biz; etrafımıza bakmadan, kimin ne dediğini aldırış etmeden, hak ve adaletin yanında durmaya devam edeceğiz. Filistin davası bu noktada bizim önceliklerimiz arasındadır. Biz, terörist İsrail’e karşı mazlumun hakkını savunuyoruz. Biz, emperyalizme karşı adil bir düzen için Filistin’i savunuyoruz. Biz, insanlık için Kudüs’ü, Kudüs için insanlığı savunuyoruz. Çünkü; Bizim adalet geleneğimiz var. Bizim kardeşlik hukukumuz var. Bizim, insanlık için, mazlumlar için hep birlikte bir teklifimiz var. Onun için diyoruz ki, Selam olsun özgür Kudüs’e, Selam olsun Filistin’e ve Filistin Devleti’ne, Selam olsun Filistin davasına omuz verenlere” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay: Kudüs, insanlığın ortak mirasıdır
Konuşmasına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamını katılımcılara ileterek başlayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Yüz yıllardır ibrahimî dinlerin merkezi olmuş, barışın şehridir Kudüs. Tarih boyunca dünyanın aynası olan Filistin toprakları bugün de kâinatın ahvalinin bir özetidir adeta. Değişmeyen bir gerçek var ki Kudüs’e hâkim olan tasavvur, dünyaya yayılıp evrensel bir hal oluyor. Kudüs ağladıkça Myanmar ağlıyor, tüm Müslümanlar ağlıyor. Bu yüzden Kudüs davasına ayrıca bir ehemmiyet veriyoruz. Bu anlayışla, ‘Kurtuluş Kudüs’ten başlar’ şiarını benimsiyoruz ve Kudüs’ün bizi kurtuluşa davet ettiğini biliyoruz. Ayrıca Kudüs, sadece Müslümanların değil, insanlığın ortak davasıdır” diye konuştu.
Dünyanın gözleri önünde gerçekleşen zulüm ve işgale karşı Türkiye ve hassasiyetli emek örgütleri olarak seslerini her fırsatta çıkardıklarını ifade eden Oktay, “İsrail tüm dünyanın gözü önünde yasa dışı yerleşim yerlerinin sayısını artırmaya devam ediyor. İşgal altında tutulan Filistin topraklarında kurulan her yeni yerleşim, hançer olup barış sürecini kalbinden yaralamaktadır. Filistinlilerin zorla evlerinden çıkarılması ve topraklarından edilmesi hatta zeytin ağaçlarının sökülmesi dehşet vericidir” şeklinde konuştu.
Kurtulmuş: Oynanan oyunları bozacağız
AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın BM toplantısında yaptığı konuşmayı hatırlatarak, “Cumhurbaşkanımız bu konuşmasıyla birlikte Türkiye’nin Filistin meselesinde vermiş olduğu siyasi mücadeleyi, bir seviye daha yukarıya çıkardı. BM toplantısında Cumhurbaşkanımız meseleyi bir adım daha ileri götürmüştür. Eline haritayı alarak dünyanın egemenlerinin yüzüne karşı; İsrail’in sınırları neresidir demek yürek, kararlılık ve cesaret işidir. Bu sadece tarihi hatırlatmak için söylenen bir söz değil, bu dünyadaki büyük güçlere karşı 'bakın sizin oynadığınız oyunun farkındayız, sizin nasıl bir dünya kurmak istediğinizi farkındayız. İsrail’in sınırları resmi olarak belli olmayan, arkasında esas güç olan siyonizmin ne anlam ifade ettiğini biliyoruz. Oynanan oyunları farkındayız. Bu oyunları bozacak Ortadoğu halkının yeniden birlik beraberlik içinde ayağa kalkmasını sağlayacağız demektir. İsrail’in sınırları neresidir sözünün karşılığı budur” dedi.
"Güçlü bir Türkiye istemiyorlar"
Kudüs davasını daha da yücelteceklerini belirten Kurtulmuş, "Güçlü bir Türkiye istemiyorlar. Güçlü bir Türkiye olursa, işte Türkiye’nin lideri, haritayı göstererek İsrail’in sınırları neresidir diyebiliyor. Kudüs davasından aldığımız ilhamla yolumuza devam edeceğiz. Kudüs meselesi ve Filistin davasında karşımızdaki güç ne kadar güçlü olursa olsun, halkı olanın Filistin davası olduğu ve Müslümanlar olduğunu biliyoruz. Başkenti Kudüs olan ve kıyamete kadar yaşayacak olan özgür bir Filistin devletinin tam manasıyla kurulana kadar bu mücadeleyi bırakmayacağız, bu davayı sancağı hiçbir şekilde yere indirmeyeceğiz” dedi.
Türkiye’nin Barış Pınarı Operasyonu'nu yapmasındaki amacın sınırlarını terör örgütlerinden korumak ve Suriye’nin bütünlüğünü korumak olduğunu söyleyen Kurtulmuş, “Mesele, güvenli bölge oluşturarak Suriyeli kardeşlerimizin geri dönüşünü sağlama meseledir. Hepsinden önemlisi terör örgütleri vasıtasıyla bölgenin siyasi haritasının yeniden değiştirilmesi projesinin kaldırılıp çöpe atılması meseledir” şeklinde konuştu.
Arslan: Filistin’in, Gazze’nin, Kudüs’ün çığlığı duyulmak istenmiyor
Programda Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan da bir konuşma yaptı.
Arslan, “Filistin’de zulüm, işgal, soykırım, katliâm artık o dereceye varmıştır ki, her an olağanüstü bir trajediyle karşılaşıyorsunuz. Filistin kan ağlıyor. Çocuklar temel sağlık hizmetleri alamıyor, hastaneler bombalanıyor. Kirli su içmek zorundalar. Deniz kıyısındaki ülke deniz ürünlerine ulaşamıyor. Yaşlı, kadın, çocuk, engelli demeden Siyonist devlet İsrail istediğini yapıyor. Bütün bunlar BM’nin, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın, Arap Birliği gibi uluslararası örgütlerin ve insanlığın gözleri önünde yaşanıyor” diye konuştu.
Obeidat: Kudüs ve Filistin büyük bir anlam taşımaktadır
Uluslararası Kudüs ve Filistin’e Destek Sendikalar Birliği Genel Sekreteri Abdullah Obeidat, “HAK-İŞ ve MEMUR-SEN Genel Başkanımıza teşekkür ediyorum. Kudüs ve Filistin yeryüzündeki insanlar için büyük bir anlam taşımaktadır. Bu burada Kudüs’ün içinde bulunduğu zor durumdan dolayı bir araya geldik. Filistin büyük zorluklarla karşı karşıya. Birliğimiz Filistinlilerin hakkını korumak için çalışıyor” dedi.
Filistin halkının haklı davasının yanında yer alacaklarını vurgulayan Obeidat, “Birliğimiz bu meseleyi dünyaya taşıyor ve bu topraklar üzerindeki çatışmanın anlaşılması için çaba sarf ediyor. Filistin’de olup bitenler hepimizi yakından ilgilendiriyor. Biz bu dünyada barış istiyoruz” diye konuştu.
“Her gün daha da vahşileşen İsrail’in saldırıları vahşetin de ötesinde bir soykırıma dönüşmüştür” diyen Arslan, “İsrail’in Mescid-i Aksa’ya ve Gazze’ye karşı bu saldırgan davranışlarını sürdürmesi halinde, sonuçlarını iyi düşünmesi gerekmektedir. Vicdanı olan, mazlum ve masumlara karşı yüreğinde acı ve merhamet hisseden uluslararası toplumun sesini yükseltmesini bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
Turan: İslam Coğrafyası güç birliğini sağlamalı
TBMM Filistin-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Hasan Turan ise yaptığı konuşmada, İslam coğrafyasının güç birliğini sağlamasının önemine ve güçlerini birleştirmenin oluşturacağı güce atıfta bulundu.
Sağlanacak birlikle Filistin’in özgürlüğünün sağlanabileceğinin altını çizen Turan, bunun bayraktarlığını Türkiye’nin Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde yaptığını ifade etti.
Turan, Türkiye’nin Kudüs davasına daima destek vereceğini de sözlerine ekledi.
Kıran: Kudüs Davasının Destekçileri Tükenmeyecek
Programın büyük önem atfettiğini ifade ederek sözlerine başlayan Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, programın bölge için ve insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni etti.
Konuşmasında Kudüs Şairi olarak bilinen Nuri Pakdil’e rahmet dileyen Kıran, bu davanın destekçilerinin hiçbir zaman tükenmeyeceğinin altını çizdi.
Filistin davasının kendileri için kırmızı çizgi olduğunu ifade eden Kıran, “Bizim için Kudüs davası daima omuz verilecek soylu bir mücadeledir. Biz bu davadan, bu davaya omuz vermekten, bu dava için mücadele etmekten asla geri durmayacağız” diye konuştu.
Ghaith: Büyük bir komplo ile karşı karşıyayız
Konuşmasında Kudüs’ün ebediyen Filistin’in başkenti olarak kalacağını ve bu uğurda her türlü mücadeleyi vereceklerini belirten Kudüs Valisi Adnan Ghaith, “1967’den beri bu zulümler ve işgal devam ediyor. Toprak üstünde ve altında tüneller kazıyorlar. Yahudileştirmek için her türlü çalışmayı sürdürüyorlar. Bizlerin Kudüs’e yönelip, Mescid-i Aksa’yı ziyaret etmemiz gerekiyor. Bugün tüm Filistinliler bir komplo ile karşı karşıya bulunmaktadır. Yüzyılın anlaşması diye bahsedilen bu anlaşma karşısında yüce bir millet vardır. Mücadele veriyoruz, direniş gösteriyoruz ve topraklarımızı vermeyeceğiz. Ya bu topraklar üstünde onurlu yaşayacağız, ya da toprak altında şehit olacağız” şeklinde konuştu.
Mustafa: Hak-İş ve Memur-Sen'e teşekkür ediyorum
Memur-Sen ve Hak-İş'in Filistin davasını ulusal ve uluslararası her platformda dile getirdiğini belirten Filistin Devleti Ankara Büyükelçisi Faed Mustafa, “Filistindavasının tüm gönüllerde daim kalması için bu konferans düzenlendi, bu etkinliklerden dolayı sizlere, HAK-İŞ ve MEMUR-SEN Konfederasyonlarımıza, Kudüs ve Filistin’e Destek Sendikalar Birliğimize çok teşekkür ediyorum. Kudüs ve Filistin meselesi bizler için birer sınav ve denemedir. Halkımız zalim İsrail ambargosu altında yaşamakta. Bütün bunlar olurken, İsrail bütün örf, adet ve gelenekleri bir yana iterek dünyanın üstünde bir devlet gibi davranmaya devam ediyor” şeklinde konuştu.
Faed Mustafa, ABD’nin uluslararası güvenliği koruması gerekirken aksine İsrail’i şımarttığını ifade ederek, “Hiçbir şekilde teslim bayrağını çekmeyeceğiz. Ekonomik ve politik olarak işgalin sona erdirilmesi için bizlere vermiş olduğunuz tüm destekler için teşekkür ediyorum. Burada bütün dostlarımızın önünde şunu vurgulamak istiyorum. Türkiye ve Filistin arasındaki kökler 500 yıl öncesine dayanmaktadır. Bizler bir arada yaşadık, tek bir bayrak altında toplandık. Türkiye her zaman Filistin’in yanında olduğu gibi bizler de her zaman Türkiye’nin yanındayız. Tıpkı bizim saldırılara karşı kendimizi savunmamız gibi, Türkiye’nin bu saldırılara karşı savunma hakkını sonuna kadar destekliyoruz” dedi.
Programda protokol konuşmalarının ardından panel düzenine geçildi.
“Uluslararası Kudüs ve Filistin’e Destek Sendikalar Birliği’nin Uluslararası Forumlar ve Devletler Nezdindeki Oynayacağı Roller” başlığıyla düzenlenen panelde Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Esen oturumun panelistliğini üstlendi.