"İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur.” (Hadis-i şerif)
Peygamber efendimizin müjdelediği komutan, gemileri karatan yürüten, asırlarca kırılmayan zincirleri parçalayan, çağ kapatıp çağ açan Fatih Sultan Mehmet Han’ı ve askerlerini rahmetle anıyoruz.
29 Mayıs 1453. İstanbul’un Fethi’nin 563.yıldönümü hem İslam tarihi hem de dünya tarihi için bir dönüm noktasıdır. Büyük fetihle sadece tarihin akışı değişmemiş, bir çağ açıp, başka bir çağ kapanmıştır. Fetihten sonra İstanbul, Asya ile Avrupa’yı bir birine bağlamış; asırlardan beride dünyada hoşgörü, barış ve kardeşliğin en güzel örneğinin merkezi olmuştur.
“Ya ben İstanbul’u alırım ya da İstanbul beni!” diyerek fetih için azim ve kararlılığını gösteren, Hz Peygamberin, ” İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden ordu ne güzel ordudur” müjdesine mazhar olan büyük komutan, genç nesillere örnek teşkil etmektedir. Hedefine ulaşmak için gemileri karadan yürütecek kadar fethe inanmış şanlı ecdadın torunları olarak, onların bıraktığı mirasa sahip çıkmak ve onlara layık olmak genç nesillerin en büyük ideali olmalıdır.
Bu duygularla Âlemlerin sultanı Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V)’in övdüğü İstanbul’un Fethi’nin 563. yıldönümünü kutluyor, bu büyük mirası bizlere bırakan başta Fatih Sultan Mehmet Han olmak üzere, tüm ecdadımızı rahmet ve minnetle anıyoruz.”
Büyük Şair ve mutefekkir Arif Nihat Asya şiiriyle bizlere şöyle haykırıyor;
"Bu kitaplar Fâtih' tir, Selim'dir, Süleyman'dır;
Şu mihrab Sinânüddin, şu minâre Sinan' dır;
Haydi, artık uyuyan destanını uyandır,
Bilmem, neden gündelik işlerle telâştasın
Kızım, sen de Fâtihler doğuracak yaştasın!
…
Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın...
Yürü, hâlâ ne diye kendinle savaştasın?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!"