Tüm Türkiye’yi sarsan ve medyaya yansıyan görüntüleri ile izleyen herkesin yüreğini dağlayan cinayete ilişkin yazılı bir açıklama:
Kırıkkale’de eski eşinin vahşice katlettiği Emine Bulut’un ölüm anının kameralara yansıdığı kan donduran görüntülerle karşılaştık. Dört yıl önce eşinden boşanan Emine Bulut eski eşi tarafından vahşice katledildi. Katledilen insan “ölmek istemiyorum” diye feryat ederken on yaşındaki kızının “anne lütfen ölme” çığlığı yüreklerimizi dağladı.
Vahşeti gerçekleştiren cani, karısının yeniden evlenmeyi düşündüğünü, çocuğunun velayeti için tartıştıklarını, kendisine hakaret edildiği için tahrik altında bu meşum fiili işlediğini ifade etmiştir. Ayrıca çocuklarının velayeti için tartıştıklarını söyleyen katil, bu vahşeti çocuğunun gözleri önünde gerçekleştirmiştir. Bu ifadelerin hiçbiri hakikatin üstünü örtemez. Zira vahşetin hiçbir mazur gerekçesi meşru savunması olamaz.
Bu olay görüntüleri ile bir kez daha gördük ki toplumsal olarak üzerinde düşünmemiz gereken temel bazı problemlerimiz var.
Katilin ifadesinde sığındığı argümanların cinayet sebebi olarak öldürme fiili ile ilişkilendirilmesi toplumsal olarak tel’in edilmelidir. Cani, ifadesinde eşinin yeniden evlenmek istemesini bir savunma olarak kullanmıştır. Evlilik ve aile kurumuna önem atfetmek ile aksi durumda boşanmayı bir trajediye dönüştürmeyi birbirinin kaçınılmaz sonucu olarak gören zihniyeti toplumsal olarak şiddetle reddetmekle yükümlüyüz. Evlilik taraflar arasında hayatın birlikte paylaşılacağı bir müessesenin tesisi için bir sözleşmedir. Bu sözleşme taraflar arasında bir mülkiyet ilişkisi doğurmaz. Çarpık bir zihnin ürünü olan eş-mülkiyet ilişkisi boşanmadan sonra da sürdürülmektedir. Eski eşini kendi mülkü olarak gören Emine Bulut’un katili olan caninin bu davranışı işte bu çarpık bilinçaltının ürünüdür.
Olayın görüntüleri bizlere yaşanan vahşeti tüm çıplaklığı ile gösterirken kan donduran bir şeyi daha göstermiştir ki, maktüle yardım etmek ile vahşeti görüntülemek arasında kalan bir insanlık durumu ile karşı karşıyayız. Ki maktulün yakınları bu olay gerçekleşirken etraftakilerin duyarsızlığını ifade etmişlerdir. Bu bağlamda olayın cereyan ettiği esnada müdahale edilmemesi, toplumsal duyarlılığımızın geldiği noktayı işaret etmesi açısından trajik ve üzerinde düşünmemiz gereken önemli bir husustur.
Bir masumun canına kıymak bütün insanlığı katletmekle aynı şeydir. Tasarlayarak ve taammüden işlenen her cinayet gibi bu vahşeti ortaya koyan cani en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Asıl olanın ise, bu tür cinayetlere bizleri götüren sebepler neler ise bunların üzerinde ciddiyetle kafa yorup, bu sebepleri ortadan kaldıracak toplumsal gerçekliğimiz ve değerlerimizle uyumlu çalışmaların hayata geçirilmesidir. Nitekim bu toplumun anılan sebeplerle kan dökülmesine, başka canların yitip gitmesine tahammülü kalmamıştır. Önlem alınmazsa bu süreç ya toplumsal infialler ya da toplumsal tefessühle sonuçlanacaktır.
Kültür Memur-Sen olarak yaşanan bu vahşette katledilen Emine Bulut’a Allah’tan rahmet yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Yetkililerin bu vahşete tanık olarak büyük bir travmaya maruz kalan çocuğumuza destek olması gerektiği hususunu hayati, vahşet görüntülerine erişim yasağı konmasını olumlu bulmaktayız.