Memur-Sen Konfederasyonu 32. İl Temsilcileri toplantısı Ankara’da geniş bir katılımla gerçekleştirildi. İl Temsilcileri Toplantısına Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Memur-Sen Genel Başkan Yardımcıları, komisyon başkanları, Kültür Memur-Sen Genel Başkanı Mecit Erdoğan, Memur-Sen'e bağlı sendikaların Genel Başkanları ve Memur-Sen 81 İl Temsilcisi katıldı.
6. Dönem Toplu Sözleşme sürecinin ele alındığı toplantının ilk bölümünde konuşan Genel Başkan Ali Yalçın, toplu sözleşme görüşmelerinde izlenecek yol haritasına istişareler sonucunda karar verileceğini belirterek teşkilatın ve üyelerin de beklenti ve taleplerini eksiksiz bir şekilde dikkate alınacağını söyledi.
İl Temsilcileri Toplantısında konuşan Yalçın, Ağustos ayının hem kamu işvereni için geçmişteki kayıpları telafi etmeye yönelik bir fırsat hem de maaşlarında azalma olan kamu görevlilerinin beklentilerinin karşılanmasına yönelik bir umut olduğunu ifade ederek “Maddi anlamda ekonomik gelişmelerden dolayı kayıplar yaşayan kamu görevlileri bu toplu sözleşmeden ciddi kazanımlar bekliyor. Kamu görevlilerine yapılacak iyileştirmelerde maliyet hesabı değil memnuniyet hesabı yapılmalıdır” diye konuştu.
Yalçın’ın konuşmasının ardından toplantının ikinci bölümünde ise 6. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmeler ele alındı. İl Temsilcileri ve Yönetim Kurulu üyeleri, toplu sözleşmede izlenecek yol haritası, talepler ve sorunlar üzerine istişarelerde bulunuldu.
Kültür Memur-Sen Genel Başkanı Mecit Erdoğan da toplantıda yaptığı komuşmada; 6. Dönem Toplu Sözleşme masasında başta kültür ve sanat hizmet kolu çalışanlarımız olmak üzere kamu çalışanlarının emeklerinin karşılığını alması için mücadelemizden asla taviz vermeyeceğiz. Kültür Memur-Sen olarak bu yıl enflasyon artı refah payı talep edeceğiz” dedi.
Toplantı sonrasında açıklanan sonuç bildirgesinde ise şu maddelere yer verildi:
1- Kamu görevlilerinin yetkili konfederasyonu Memur-Sen, tüm siyasal ve ideolojik mülahazaların üstünde gördüğü emek, ekmek, hak ve özgürlük mücadelesini sarsılmaz bir kararlılıkla, ulusal ve uluslararası bütün zeminlerde ve her kulvarda sürdürmeye devam edecektir. Sorumluluğunu taşıdığı 1 milyonu aşkın üyenin; parçası olduğu milletin, ümmetin ve insanlığın daha güzel, daha müreffeh, daha adil bir hayat yaşaması için üzerine düşen sorumluluğu bihakkın yerine getirmeyi sürdürecektir.
2- Memur-Sen, ülkemizde hak-adalet-özgürlük zemininin güçlendirilmesi, emeğin hak ettiği saygınlığını kazanması, temsilini üstlendiği 1 milyonu aşan üye dışında sorumluluğunu üzerinde hissettiği bütün kamu emekçilerinin her türlü haklarının elde edilmesi, insana yaraşır ücret, çalışma ortamı ve koşullarına kavuşması için çeyrek asrı aşkındır devam ettirdiği yürüyüşünü yeni mecralara taşıyarak sürdürme kararlılığındadır.
3- 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nu gözden geçirilmelidir. Kamu görevlilerinin mali, sosyal, özlük haklarını daraltan, sendikal hak ve özgürlükler ile örgütlenme ve toplu pazarlık hakkına halel getiren, toplu sözleşme düzeninin tarafların eşitliği ilkesini bozan, pazarlık mantığına aykırı çarpıklıkları düzeltilmeli, uluslararası hukuk normları ekseninde eksiklikleri giderilmelidir.
4- Grev ve siyaset yasağı kamu görevlilerinin çözülmesi gereken kangrenleşmiş sorunlarındandır ve bir an önce bu soruna neşter vurulmalıdır. Grev hakkının olmadığı bir toplu sözleşmede tarafların eşitliğinden bahsedilemez. Siyaset yasağı, haksız bir şekilde kamu görevlisinin yetkinliğine olan güvensizliğin bir göstergesidir ve siyaseti kamu görevlisinin birikim ve tecrübesinden mahrum bırakmaktadır. Siyaset yasağı kalkmalı, grev hakkı verilmelidir.
5- 6. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde toplu sözleşme masasına teklif sunacak olan kamu işvereni, “bütçe kısıtları ve kamu maliyesi gerekleri” mazeretine sığınarak kamu görevlilerinin özlük haklarına ilişkin taleplerine duyarsız kalmadan, toplu sözleşmeyi bir adil paylaşım fırsatı olarak gördüğünü ispatlamalı; toplu sözleşmeyi toplumsal sözleşmeye dönüştürmelidir.
6- Taşıdığı özgül ağırlık, kapsadığı toplumsal kesim ve taşıdığı misyon itibariyle ülkede en büyük toplumsal odak olan kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarının geliştirilmesi, hakkaniyet zemininde memnun edilmesi, ülkemizin ekonomik ve sosyal görünümüne, toplumsal memnuniyet kat sayısına pozitif katkı sağlayacaktır. Kamu işvereni toplu pazarlık sürecinde bu gerçeği dikkate almalı, kamu görevlilerini yük değil bu ülkenin yükünü taşıyan bir güç olarak görmeli; aksi bir tavır geliştirip üstesinden gelinemeyecek toplumsal maliyetlere neden olmamalıdır.
7- 3600 ek gösterge vaadi yerine getirilmeli ve tüm kamu görevlilerini kapsayacak şekilde hayata geçirilmelidir.
8- İş güvencesi kırmızıçizgimizdir. İş güvencesini örseleyen ya da kısmen veya tamamen ortadan kaldıracak her türlü düşünce, niyet, plan ve uygulamaya düşünceye karşıyız.
9- İş güvencesi ve statü hukukuna aykırılık taşıyan, emek-ücret dengesi bakımından hakkaniyete uygun olmayan, yanı sıra ucuz emek fırsatçılığı olması itibariyle 21. Yüzyıl Türkiye’sine de yakışmayan fahri, vekil, ücretli, geçici ve taşeron adı altında yürütülen istihdam anlayışına karşıyız.
10- Kanunda istisnai bir yöntem olarak düzenlenmiş olan sözleşmeli istihdam modelinin, memurların statü hukukuna aykırı olarak son yıllarda kaide haline getirilmeye başlanması; aile kurumuna zarar vermekte, kamu görevlisinin psikolojik yükünü artırıp verimini düşürmekte, aynı odada aynı işi yaptığı meslektaşıyla arasında hak ve ücretler açısından statü farklılığı oluşturmaktadır. Kamu görevlisinin temel haklarını ihlal eden, hak kayıplarına neden olan, iş güvencesini zedeleyen sözleşmeli istihdam biçimine karşıyız. Sözleşmeli istihadamın neden olduğu yüksek sosyal maliyet görülmeli, kamuda giderek büyüyen bu çarpıklığa son verilmeli, bütün sözleşmeliler kadroya geçirilmelidir.
11- Kamuda ehliyet-liyakat ilkesinin her alanda hayata geçirilmesi, gerek yükselme ve gerekse de işe alımlarda ehliyet ve liyakata önem verilmesi hizmette kalite, çalışma barışı ve emeğe saygı açısından son derece hayatidir. Mülakat sisteminin ehliyet ve liyakat ilkesini boşa çıkaran bir uygulamaya dönüşmesinin bütün alanlarda önüne geçilmelidir. Kariyer-liyakat ilkesinin vücut bulmuş hâli olan görevde yükselme süreci, kurumların takdirine ve keyfî kararlarına bırakılmamalıdır. Tüm kamu kurumları açısından rutin ve düzenli bir şekilde görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları yapılmalıdır. Kamu personelinin mesleki ve kurumsal yükselme yolları açılmalıdır.
12- Kamu İktisadi Teşebbüslerinin, şirketleştirme yöntemiyle bir çeşit özelleştirilmesi yoluna gidilmekte ve bu değişiklik sürecinde kamu görevlileri ne özelleştirmeye tabi ne de statü hukukuna tabi olduklarından çeşitli hak kayıpları ve haksızlıklar yaşanmaktadır. Şirketleştirme işlemlerinin yerindeliği tartışmalarının dışında durarak atılacak her adımın kamu görevlileri ve işçi kesimleriyle istişare edilerek yürütülmesi, hakkaniyetli yol ve yöntemlerin tercih edilmesi ve hak kayıplarına meydan verilmemesi gerektiğinin altını çiziyoruz.