Geçen hafta Mescid-i Aksa'yı 1967'den bu yana ilk kez tamamen kapatan İsrail bugün de Mescid-i Aksa külliyesine ait kubbenin altına kadar girerek mihrabı askerlerine çiğneterek çirkin bir saldırının altına imza atmıştır.
Katil devlet İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yaptığı çirkin saldırıya sessiz kalmak, zulmü onaylamak, saldırıya ortak olmak anlamına gelmektedir. Uluslararası kurumlar, insan hakları örgütleri, Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı ve UNESCO, Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırıların son bulması, kuşatmanın kaldırılması için harekete geçmelidir. İsrail, faşist uygulamalarıyla, işgaliyle, saldırılarıyla uluslararası hukuku, bütün semavi dinlerin hukukunu ihlal etmeye devam ediyor. Kudüs bütün semavi dinlerin ortak coğrafyası, Mescid-i Aksa bütün Müslümanların ortak mabedi ve tüm insanlığın ortak mirasıdır, belleğidir. Bu belleği yok etme çabasına giren İsrail, tüm insanlığın şuurunu hedef aldığını bu hain saldırıyla bir kez daha belgelemiştir. İsrail'in Filistin'deki soykırımına sessiz kalan dünya artık zulme dur demeli, insan hakları ihlalleri ile işgali sona erdirmelidir. Uluslararası kurallar medeniyet ve kültür mirasına karşı bu tür saldırıları yasaklamasına rağmen İsrail'in Mescid-i Aksa'yı hedef alması dünyanın sessizliğinden ve seyirciliğinden aldığı cesaretle hareket ettiğini belgeliyor. Tüm Dünya'yı terör devleti İsrail'in Mescid-i Aksa'yı hedef alan saldırılarını, faşizan uygulamalarını uluslararası düzeyde açıkça kınamaya ve bu mukaddes mekanı korumaya çağırıyoruz.
Bu anlamda İsrail'i şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz. İsrail ateşle oynuyor. Bunun farkına varmalı, aksi halde kendi tutuşdurduğu fitne ateşinde yanacağı konusunda uyarılmalıdır.
Türkiye devletiyle, milletiyle, sivil toplum örgütleriyle Filistin konusundaki hassasiyetini artırarak devam ettirmeli, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa'ya yönelik Siyonist işgalin sona ermesi ve tekrarlanmaması için bölgedeki dinamiklerin ortak bir tepki vermesini sağlayacak insani, siyasi ve diplomatik girişim yapmalıdır.