TÜİK verilerine göre, TÜFE’de (2003=100) Aralık ayında %0,69, 2017 yılında %11,92 olarak gerçekleşmiştir. Buna bağlı olarak Kamu Görevlilerinin maaş ve ücretlerine dönük enflasyon farkı %1,69 olarak belirlenirken Ocak ayında maaş ve ücretlere toplamda %5,69 oranında zam yapıldı.
Söz konusu rakamlar neyi ifade ediyor? Bazı çevrelerin oluşturduğu illüzyonlara bakmadan, gerek hükümetin hazırladığı orta vadeli planda öngörülen enflasyon oranı gerekse yine bizim Orta Vadeli Plana eleştirel yaklaşarak Toplu Sözleşme Masası’na getirdiğimiz öneriler ışığında bu sorunun cevabını arayalım.
2015-2017 yıllarını kapsayacak şekilde hazırlanan Orta Vadeli Plan’da siyasi irade her iki yılda da enflasyon oranı %5 olarak hedeflemiştir. Siyasi iradenin Toplu Sözleşme Masasına bu veriler çerçevesinde oturduğu gerçeği ve yine siyasi iradenin “çalışanları enflasyona ezdirmeyeceğiz söylemi” alt alta konulduğu zaman, bizim mücadelemizin ne anlama geldiği daha net anlaşılacaktır.
MEMUR-SEN olarak bu söyleme karşı çıkmak yanında Kamu İşvereni’nin yöntemini de eleştirdik. Bu bakış açısının geçersizliğini ispatlayan gerekçe ve verilerle oluşturduğumuz tekliflerimizi Toplu Sözleşme Masası’na taşıdık. Fakat bugünkü mücadele geçmiş kazanımların üzerinde yükselecektir. Nitekim toplu sözleşme süreçlerinde kayıt altına aldırdığımız “enflasyon farkı” bugünün zeminini oluşturduğu gerçeğini kimsenin unutmaması gerekir.
Bir başka açıdan bugünkü rakamlara baktığımız zaman, MEMUR-SEN’in mücadelesiyle kayıt altına alınan “enflasyon farkı” maddesi sayesinde Kamu Görevlilerinin gelirleri de koruma altına alınmıştır. Fakat; Kamu Görevlileri Sendikacılığı ve Toplu Sözleşme sürecine ilişkin ciddi sorunlarımız olduğunun da bilincindeyiz. Artık, memuru enflasyonu ezdirmeme söyleminin yerine memurun enflasyonu ezdiği bir stratejisinin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Tam da bu noktada biz ısrarla, büyüme rakamları üzerinden hareketle bir strateji geliştirilmesi gerektiğini savunduk. Kamu Görevlilerinin büyümeden alacağı pay, öngörülerin yerine gerçekçi bir yöntem olacaktır çünkü.
4. Dönem Toplu Sözleşme sürecinde dile getirdiğimiz sosyal maliyet kavramı da burada devreye girmektedir. Emek, sadece rakamlarla ölçülebilecek bir değer değildir. Gerek politika yapıcılar, gerekse emeğin hakkını savunduğunu söyleyenler bu hakikati bilmek durumundadır. MEMUR-SEN olarak, bugünkü oluşan durumun bir ders niteliği taşıdığını düşünerek, geçmişten bugüne yapageldiğimiz gibi başta 4688 sayılı kanun olmak üzere Kamu Çalışanları Sendikacılığının sorunlarının giderilmesine bir fırsat imkanı doğurduğunu düşünüyoruz. Toplu Sözleşme Masası’ndaki asıl muhataplarımızın, çalışma hayatına ilişkin görüşlerini düzeltmeleri adına bu yapıcı ve analitik görüşümüze kulak vermelerini istiyoruz.