PİYANİST FAZIL SAY AÇIKLAMALARINDAN DOLAYI BU YÜCE MİLLETTEN ÖZÜR DİLEMELİDİR''
Eklenme tarihi : 20.08.2010 00:00:00 - 1793 Okunma

''PİYANİST FAZIL SAY AÇIKLAMALARINDAN DOLAYI BU YÜCE MİLLETTEN ÖZÜR DİLEMELİDİR''<ğxml:namespace prefix = o ns = urn:schemas-microsoft-com:office:office />

 

''Ünlü Besteci ve piyanist Fazıl SAY'ın kendi vehimlerine dayanan birtakım sebepler yüzünden ileride Türkiye'yi terk edeceği yönünde Paris'te, Almanya da yayımlanan sol-liberal eğilimli Süddeutsche Zeitung gazetesine vermiş olduğu röportaj talihsiz ifadelerle doludur. ''Bizim Türkiye rüyamız biraz öldü. Tüm bakan eşleri türbanlı. Biz yüzde 30, onlar yüzde 70, Türkiye'den gidebilirim…''

Oysa biz ve onlar tabiri sosyolojik olarak bir nevi karşı tarafı ötekileştirme (düşman görme) zihni arka plan taşıdığı için piyanist SAY, taşıdığı zihniyet itibari ile Türkiye'den gitmiştir. Fiziki olarak ise burada kalmasının bir anlamı yoktur. Çünkü insanlar yaşadıkları topluma inşa ettikleri zihni tasavvurları ile renk verirler, onlara üstün meziyetleri ile güven telkin ederler ve yüzdelere, kamplara bölmezler. Yüzde 30 diye kimi kastettiğini bilmiyoruz ama şayet söylemek istediği bizim mutlu azınlık diye bildiğimiz tuzu kuru olan kesim ise onların oranı %5 civarındadır. Bunlar toplumun sadece dini olan yönleriyle değil binlerce yıllık oluşturduğu kültür ve medeniyeti ile de uğraşırlar. Yerli olan hiçbir şeyi sevmezler. İslam coğrafyası diye bilinen havzanın içinden gelmesin de, doğu, batı fark etmez nereden gelirse gelsin kabul ederler. Benimsemiş olduğu aidiyet duygusunu paylaşan kesimin yüzdesi %5 olduğunu da sanmıyoruz. Çünkü %5 büyük bir rakam. Kimseyi böyle bir töhmetin altına sokamayız. Hiçbir aklıselimin bu ülkede bakanların eşleri türbanlı diye bu ülkeyi terk etme gibi bir düşünceye sahip olması mümkün değildir.

 Özgürlüklerin önünün kesildiği, inancından dolayı başını örten kız öğrencilerin eğitim hakkından mahrum bırakıldığı, İmam-Hatipli diye bürokratik kademelere atanması engellendiği, okuduğu okul İmam-Hatip diye üniversiteye giriş yolu kapatılarak puanlarla oynandığı, okul birincisi olan kızın başörtüsü var diye törenden ağzı kapatılarak ve sürüklenerek götürüldüğü, daha bir iki hafta önce ödül almak için çıktığı sahneden kıyafeti yüzünden yaka paça indirilenlerin olduğu, vs vs örnekleri uzatmak mümkün.

Piyanist SAY'a sormak istiyoruz. Bizler, onlar diye ötekileştirici (düşman görme) bir kültüre sahip olmadığımız için soruyoruz, acaba kastettiğin %30 sol cenah %70 sağ cenah ise endişe etmene gerek yok zaten azınlığın çoğunluğa tahakküm ettiği ülkelerden biriyiz. Bizim ''demokrasi'' anlayışımız böyle!. Demokrasiler ülkelerin hassasiyetlerine göre şekil alıyor. Mutlu azınlığın dediği olursa en ileri demokrasi uygulaması bizdedir, yok çoğunluğun talebi gelişecek olursa Anayasalar bile sallanıyor ve cumhur olan milletin görüşü mutlu azınlık tarafından yargılanıyor. Bu kadar olumsuz şeyler yaşayan bir millet olarak hiçbir zaman aklımızda Türkiye'yi terk etmek gibi bir anlayış gelişmedi, gelişemezde çünkü aklımız başımızda. Biz bu vatanın meftunuyuz. İyi günde de kötü günde de. Nadir de olsa bazen fabrika hatası veya baskı hatası diyeceğimiz SAY'lar çıkabilir ve onların aldığı ülkeyi terk etme özgürlüğüne saygı duyarız tekrar ediyoruz güle, güle SAY…

Ama unutma bu toprakların kültürüyle yoğrulduğun doğru ise gidince bu toprakları çok, çok SAY'ıklarsın. Açıklamanızın YÖK Başkanının atanması ve PKK kamplarının bombalandığı günlere denk gelmesi ayrıca düşündürücüdür. Gündem değiştirmenin yanı sıra özgürlüklerin kısıtlandığı şeklinde mesaj verme niteliği de taşımaktadır. 

Sen her şeyden önce bir sanatçısın. Sorumluluğun var bu vatana ve bu aziz millete karşı... Bu toprakların kültürüyle yoğrulduğunu ifade ediyorsun. Bu toprakların kültür ve medeniyeti ile yoğrulmuş bir insanın bu gibi hezeyanlar içinde olması mümkün değildir.

Şayet birileri tarafından kurulmuş sahibinin sesi bir robot değilsen, bu bakış açısı bu toprakların kültürü ve medeniyeti ile yoğrulmuş birisi olman mümkün değildir. Bugün dünya çapında bir üne sahip olmuşsan Anadolu kültürünün bunda büyük payı vardır. Seni bulunduğun yere taşıyan kültürün kaynağını göz önünde tutarak söylemek gerekirse eğer bir başka ülkede doğmuş, büyümüş ve yaşamış olsaydın yine aynı üne sahip bir sanatçı olabilir miydinğ

Hangi maksatla söylemiş olursan ol bu konuda kendini haklı çıkartabilecek hiçbir sebep yoktur. Sanatını bu ülkede besleyip büyütenlerin böyle sözler söylemeye hakları yoktur. Şayet daha büyük ödüller peşinde isen bu yaptığın senin açından bir yoldur. Çünkü bu toprakların yetiştirdiği bazı vefasızlar, şehit kanlarıyla sulanmış binlerce yıllık medeniyetlere beşiklik etmiş ve dünyaya medeni olmanın koordinatlarını öğretmiş bu coğrafyanın kültür ve medeniyet dokusunu ve dini değerlerini sorumsuzca tahkir, tahfif ve tezyif ederek, bu milletin düşmanlarından ödül almışlardır. Nobel ödülüne aday bile olursun biraz daha menfi gayret göstermen gerek. Buraya kadar olanı nasihat kabilinden olsun.!

Oysa bu ülkede sen  ''AB 2008 Kültürlerarası Diyalog Yılı'' çerçevesinde ''Avrupa Kültür Büyükelçisi'' sıfatı da verilmiş bir isimdin. Lakin bu ülkenin kültürüne ve değerlerine saldırarak kültür elçisi olamazsın. Bu şansı yetiştiği ülke lehine kullanarak borcunu ödemek varken neden bu ülkeye sırt dönüyorsun, bunu izah etmek zordur. Her nedense yabancı basın organlarını gördünüz mü adeta böyle röportaj vermek zorunda hissediyorsunuz. Her halde bu onlara daha çok prim yaptırıyor. Daha sonra da onlar tarafından tespit ediliyor ve önünüz daha fazla istikbale açılıyor. Yazık, yazık

Bizim ecdadımız dünden bugüne gelinceye büyük mezalimler yaşamış sürgünlere gönderilmiş fakat yinede bir başka yerde yaşayıp ölmeyi istememiştir. Sürgünde bile tek isteği bari hiç olmazsa cenazemi vatanıma götürün mezarımı vatan toprağına kazın diyerek vasiyet etmiştir. Vasiyetleri bile böyle mukaddes olanların torunlarının bunları söylemesine akıl erdirmek onların bu halini anlamak oldukça güçtür. Bizim aldığımız eğitim ve kültür, şartlar ne olursa olsun şehit kanlarıyla yoğrulmuş vatan toprağında kalıp,  dalgalanan Türk Bayrağı altında yaşamayı gerektirmektedir.

Kaldı ki ortada bu sözleri söyleyecek bir durumda söz konusu değildir. Buna rağmen herkes istediği toprak parçasında yaşama arzusu içinde olabilir, imkan varsa, bu toprakları da beğenmiyorsa sana güle, güle SAY… Fazıl ismi ise bu toprakların kültürel yansımasıdır onu da biz vermiyoruz. Bu kadar da bizim sözümüz olsun. Bizler bu topraklarda doğduk. Bizden önceki binlerce neslimiz burada doğdu. Onurumuzla başımız dik yaşadık. En sıkıntılı dönemlerde bile kazma kürek bu vatanı yaşanacak vatan yaptık. Hala da öyleyiz ve öylede kalacağız. Bizi dış dünyada temsil edecek kültür elçileri bizim kültürümüzle yoğrulmuş insanlar olmalı. Sanırım bu konuya da dikkat edecek olanlar da devletimizin yöneticileri olan zevata düşer.          

            İnsanlar dünyanın her yerinde yaşama özgürlüğüne sahiptir. Ancak SAY'lar ve onun gibi düşünenler konumlarını bir kere daha gözden geçirmeli, bir karış vatan toprağı için binlerce şehit veren bu yüce milletten özür dilemelidirler''   18.12.2007

 

                                                      KÜLTÜR MEMUR-SEN

                                Kültür Turizm ve Sanat Çalışanları   Sendikası

HABER 7 SON DAKİKA